1960'lardan Günümüze Türkiye'de İslami Hareket Resmi İslam, Cemaatler, Tevhidi Hareket

Stok Kodu:
3990000003133
Boyut:
16.00x23.50
Sayfa Sayısı:
320
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2015-02
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
3990000003133
554904
1960'lardan Günümüze Türkiye'de  İslami Hareket
1960'lardan Günümüze Türkiye'de İslami Hareket Resmi İslam, Cemaatler, Tevhidi Hareket
20.00

Kitapta, tek parti döneminde biçimlenmeye başlayan ve özellikle 1960'lı yıllardan sonra önemli bir siyasi güç haline gelen cemaatlerin ve İslami hareketin gelişimi inceleniyor. Tiftikçi, kitabın giriş bölümünde, içeriğine ilişkin şunları belirtiyor: "Bu çalışmanın konusu İslam dini değil, Türkiye'deki İslami oluşumlar, İslami akımlardır. Çalışmada İslam dinini değil, bu dinin sınıflar mücadelesinde, değişik sınıflar tarafından nasıl kullanıldığını inceleyeceğiz. Türkiye'de İslami akımların bilimsel bir sınıflandırmasının yapıldığını, konuyla ilgili kavramlarda bir netliğe kavuşulduğunu söyleyebilmek zor. Biz bu çalışmada, Türkiye'de 1960 sonrası İslami oluşumları, sınıfsal temelde belli başlı üç grupta inceledik. Bu grupların İlam dinini kavrayış, yorumlayış ve kullanım biçimlerini ortaya koymaya çalıştık."

Tiftikçi, Türkiye'de İslami hareketi oluşturan bu üç akımı "egemen sınıfların yani devletin resmi İslamı, başlangıçta bir esnaf hareketi, küçük burjuva hareket olarak ortaya çıkan cemaatler ve İslam'ı yoksullar, ezilenlerden yana yorumlamaya çalışan tevhidi hareket" olarak tanımlıyor.

Kitapta bu grupların Türkiye'de 1960'lar sonrası sınıflar mücadelesinde nasıl tavır aldıkları, nasıl gelişip değiştikleri, sosyalist mücadeleye etkileri bakımından inceleniyor.

Kitapta, pek çok cemaate dair bilgiler yer alırken, Gülen Cemaati'ne ayrı bir bölüm ayrılmış. Yazara göre, Gülen örgülenmesi, halkın dini ihtiyaçlarına cevap veren bir örgütlenme olarak ortaya çıkmadı, devletin ve emperyalizmin ihtiyaçlarına cevap veren dini bir yapılanma olarak oluşturuldu.

Tiftikçi'nin Gülen cemaatine dair tespitlerinden bir kısmı şöyle: "Cemaatler sınıfsal olarak aşağıdan yukarı, küçük burjuva kesimlerin muhalif bir hareketi olarak biçimlendi. Gülen örgütlenmesi ise resmi İslam'ın ve emperyalizmin projelerinin bir ürünüydü. Yani, Gülen örgütlenmesi sınıfsal olarak emperyalizmin ve işbirlikçi burjuvazinin damgasını taşımaktadır.

Cemaatler sıradan halk çocuklarıyla ve halkın dini ihtiyaçlarıyla uğraşan örgütlenmelerdi. Gülen örgütlenmesi ise bir seçkinler hareketidir. Eğitilecek çocuklar özel olarak seçilir, sonra yeteneklerine göre sınıflandırılır ve özel olarak eğitilir. Gülen örgütlenmesinin önemli fonksiyonlarından biri emperyalizme ve işbirlikçi düzenlere, siyasetçi, hukukçu, öğretmen, doktor, asker, din adamı, şirketlere nitelikli, yabancı dil bilen kadrolar vb yetiştirmektir.

Cemaatler halkın işsizlik, yoksulluk gibi sorunlarıyla, ülkenin emperyalizme bağımlılıktan kaynaklanan sorunlarıyla, diğer İslam ülkelerinin dertleriyle de ilgilenen, bunun için kitleleri harekete geçirmeye çalışan örgütlenmelerdi. Gülen örgütlenmesi ise toplumsal hiçbir sorunla ilgilenmeyen, bunlara ilişkin hiçbir proje üretmeyen, uygulanmakta olan emperyalist dış ve iç politikaları olduğu gibi destekleyen bir harekettir. Örneğin, Gülen hareketinin 1990'lardan beri Filistinliler için, diğer ezilen İslam ülke halkları için Türkiye'de baskılara, hayat pahalılığına, hükümetlerin emperyalizmin işbirlikçisi politikalarına karşı hiçbir eylemine rastlanmaz. Ama F. Gülen, başörtüsü yasağına karşı eylem yapanlara karşı askerlerle beraber davrandı, Körfez savaşı sırasında Iraklılara değil de İsraillilere acıyıp gözyaşı döktü."

Kitapta, tek parti döneminde biçimlenmeye başlayan ve özellikle 1960'lı yıllardan sonra önemli bir siyasi güç haline gelen cemaatlerin ve İslami hareketin gelişimi inceleniyor. Tiftikçi, kitabın giriş bölümünde, içeriğine ilişkin şunları belirtiyor: "Bu çalışmanın konusu İslam dini değil, Türkiye'deki İslami oluşumlar, İslami akımlardır. Çalışmada İslam dinini değil, bu dinin sınıflar mücadelesinde, değişik sınıflar tarafından nasıl kullanıldığını inceleyeceğiz. Türkiye'de İslami akımların bilimsel bir sınıflandırmasının yapıldığını, konuyla ilgili kavramlarda bir netliğe kavuşulduğunu söyleyebilmek zor. Biz bu çalışmada, Türkiye'de 1960 sonrası İslami oluşumları, sınıfsal temelde belli başlı üç grupta inceledik. Bu grupların İlam dinini kavrayış, yorumlayış ve kullanım biçimlerini ortaya koymaya çalıştık."

Tiftikçi, Türkiye'de İslami hareketi oluşturan bu üç akımı "egemen sınıfların yani devletin resmi İslamı, başlangıçta bir esnaf hareketi, küçük burjuva hareket olarak ortaya çıkan cemaatler ve İslam'ı yoksullar, ezilenlerden yana yorumlamaya çalışan tevhidi hareket" olarak tanımlıyor.

Kitapta bu grupların Türkiye'de 1960'lar sonrası sınıflar mücadelesinde nasıl tavır aldıkları, nasıl gelişip değiştikleri, sosyalist mücadeleye etkileri bakımından inceleniyor.

Kitapta, pek çok cemaate dair bilgiler yer alırken, Gülen Cemaati'ne ayrı bir bölüm ayrılmış. Yazara göre, Gülen örgülenmesi, halkın dini ihtiyaçlarına cevap veren bir örgütlenme olarak ortaya çıkmadı, devletin ve emperyalizmin ihtiyaçlarına cevap veren dini bir yapılanma olarak oluşturuldu.

Tiftikçi'nin Gülen cemaatine dair tespitlerinden bir kısmı şöyle: "Cemaatler sınıfsal olarak aşağıdan yukarı, küçük burjuva kesimlerin muhalif bir hareketi olarak biçimlendi. Gülen örgütlenmesi ise resmi İslam'ın ve emperyalizmin projelerinin bir ürünüydü. Yani, Gülen örgütlenmesi sınıfsal olarak emperyalizmin ve işbirlikçi burjuvazinin damgasını taşımaktadır.

Cemaatler sıradan halk çocuklarıyla ve halkın dini ihtiyaçlarıyla uğraşan örgütlenmelerdi. Gülen örgütlenmesi ise bir seçkinler hareketidir. Eğitilecek çocuklar özel olarak seçilir, sonra yeteneklerine göre sınıflandırılır ve özel olarak eğitilir. Gülen örgütlenmesinin önemli fonksiyonlarından biri emperyalizme ve işbirlikçi düzenlere, siyasetçi, hukukçu, öğretmen, doktor, asker, din adamı, şirketlere nitelikli, yabancı dil bilen kadrolar vb yetiştirmektir.

Cemaatler halkın işsizlik, yoksulluk gibi sorunlarıyla, ülkenin emperyalizme bağımlılıktan kaynaklanan sorunlarıyla, diğer İslam ülkelerinin dertleriyle de ilgilenen, bunun için kitleleri harekete geçirmeye çalışan örgütlenmelerdi. Gülen örgütlenmesi ise toplumsal hiçbir sorunla ilgilenmeyen, bunlara ilişkin hiçbir proje üretmeyen, uygulanmakta olan emperyalist dış ve iç politikaları olduğu gibi destekleyen bir harekettir. Örneğin, Gülen hareketinin 1990'lardan beri Filistinliler için, diğer ezilen İslam ülke halkları için Türkiye'de baskılara, hayat pahalılığına, hükümetlerin emperyalizmin işbirlikçisi politikalarına karşı hiçbir eylemine rastlanmaz. Ama F. Gülen, başörtüsü yasağına karşı eylem yapanlara karşı askerlerle beraber davrandı, Körfez savaşı sırasında Iraklılara değil de İsraillilere acıyıp gözyaşı döktü."

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat