Bin Yıl Daha Ülkesiz

Stok Kodu:
9789755842455
Boyut:
14.00x21.00
Sayfa Sayısı:
436
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2016-02
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
9789755842455
567076
Bin Yıl Daha Ülkesiz
Bin Yıl Daha Ülkesiz
25.00

Nurgül Özlü Solda son toplumcu derken Adnan Satıcı'nın kendisine ilişkin bir tanımlamasından veya bir deklarasyonundan söz etmiyorum. Baktığım yer, Satıcı'nın şiiriyle, içinde yer aldığı toplumcu gerçekçi kuşağın yazdığı şiir arasındaki ilişki biçimi, bu ilişkide yaşanılan gerilim ve bunun neticesinde, Satıcı'nın şiirinde ortaya çıkan dönüşümdür. Adnan Satıcı'nın bir şair olarak imgesi, şiirinin taşıdığı tinsel evrenin imgesinden daha ön planda oldu. 'Adnan Satıcı' dendiğinde akla ilk gelen, Satıcı'nın, poetik bir mevzi edinmeyi önemsemeyen coşkulu kişiliği idi; şiiriyle getirdiği tinsel dünya veya tinsel problemler alanı değil. Satıcı'nın, şair olarak oluşum sürecinin kendine özgü bir durumu vardır. Bu durumu, 'hızlandırılmışlık' olarak adlandıracağım. Olup biteni, olup biterken yakalamak, olup biten, oluş halinde iken ona dahil olmak, kaygısıydı bu; ve kendinden önce gelene dahil olmak şeklinde açığa çıkıyordu. Adnan Satıcı, bu dahil olma durumuna, ilk kitabı yayınlandığında gelmiş bir şairdi. İstediği yerin kendisine verilmesini beklememiş, onu kendisi koparıp almıştı.

Adnan, beyaz değil, zenciydi.

Yücel Kayıran

Adnan Satıcı, şairin tanık sandalyesinde oturan edilgin tavrını eleştirir. Eylemsellik adına diline ivme kazandırır. Melih Cevdet Anday'ı Catallus'un kuşaktaşı sayar; kendisi de o yoldan giden muhalif ve cesur bir şairdir.

Nurgül Özlü

Nurgül Özlü Solda son toplumcu derken Adnan Satıcı'nın kendisine ilişkin bir tanımlamasından veya bir deklarasyonundan söz etmiyorum. Baktığım yer, Satıcı'nın şiiriyle, içinde yer aldığı toplumcu gerçekçi kuşağın yazdığı şiir arasındaki ilişki biçimi, bu ilişkide yaşanılan gerilim ve bunun neticesinde, Satıcı'nın şiirinde ortaya çıkan dönüşümdür. Adnan Satıcı'nın bir şair olarak imgesi, şiirinin taşıdığı tinsel evrenin imgesinden daha ön planda oldu. 'Adnan Satıcı' dendiğinde akla ilk gelen, Satıcı'nın, poetik bir mevzi edinmeyi önemsemeyen coşkulu kişiliği idi; şiiriyle getirdiği tinsel dünya veya tinsel problemler alanı değil. Satıcı'nın, şair olarak oluşum sürecinin kendine özgü bir durumu vardır. Bu durumu, 'hızlandırılmışlık' olarak adlandıracağım. Olup biteni, olup biterken yakalamak, olup biten, oluş halinde iken ona dahil olmak, kaygısıydı bu; ve kendinden önce gelene dahil olmak şeklinde açığa çıkıyordu. Adnan Satıcı, bu dahil olma durumuna, ilk kitabı yayınlandığında gelmiş bir şairdi. İstediği yerin kendisine verilmesini beklememiş, onu kendisi koparıp almıştı.

Adnan, beyaz değil, zenciydi.

Yücel Kayıran

Adnan Satıcı, şairin tanık sandalyesinde oturan edilgin tavrını eleştirir. Eylemsellik adına diline ivme kazandırır. Melih Cevdet Anday'ı Catallus'un kuşaktaşı sayar; kendisi de o yoldan giden muhalif ve cesur bir şairdir.

Nurgül Özlü

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat