Kemal savaşın ortasında, ilk kez ölümün nefesini ensesinde hissettiğinde henüz 19 yaşındaydı. Ama aradan kırk yıl geçtikten sonra bile o korku, yakasını bırakmayacaktı.
Tarih sayfalarına İkinci Dünya Savaşı'nda İngiltere ve Fransa'nın toplam kaybı bir milyona yakın asker ve sivil olarak kaydedilmişti. Oysa çok az bilinen bir gerçek daha vardı. Bütün dünyayı kasıp kavuran o acımasız savaşta, bir o kadar da Özbek, Azeri, Tatar, Kırgız ve Türk asıllı asker can verdi. Bütün dünya tarihi boyunca en çok çile çekmiş kuşağın başından geçen inanılmaz olaylar, ne yazık ki günümüzde kuru bir tarih yaprağına dönüşüyor. Buz ve Ateş'te, dünyanın en büyük trajedisine yakından tanık olmuş genç bir adamın gözünden, İkinci Dünya Savaşı'nın neden olduğu insanlık dramını bir solukta okuyacaksınız.
“Resmi tarih, savaş olgusunun savaşa katılan ama sağ kalanlar üzerindeki yıkıma varan etkilerini göz önü etmekten daima uzak kalmıştır. Yazar, bireyin savaş sürecinde ve sonrasındaki, soluk alıp verdiği bütün zamanlarda ortaya çıkan sıkıntılarının, yazınsal sanatın içinde yaşam bulacak izdüşümünü kuruyor.”
Kemal savaşın ortasında, ilk kez ölümün nefesini ensesinde hissettiğinde henüz 19 yaşındaydı. Ama aradan kırk yıl geçtikten sonra bile o korku, yakasını bırakmayacaktı.
Tarih sayfalarına İkinci Dünya Savaşı'nda İngiltere ve Fransa'nın toplam kaybı bir milyona yakın asker ve sivil olarak kaydedilmişti. Oysa çok az bilinen bir gerçek daha vardı. Bütün dünyayı kasıp kavuran o acımasız savaşta, bir o kadar da Özbek, Azeri, Tatar, Kırgız ve Türk asıllı asker can verdi. Bütün dünya tarihi boyunca en çok çile çekmiş kuşağın başından geçen inanılmaz olaylar, ne yazık ki günümüzde kuru bir tarih yaprağına dönüşüyor. Buz ve Ateş'te, dünyanın en büyük trajedisine yakından tanık olmuş genç bir adamın gözünden, İkinci Dünya Savaşı'nın neden olduğu insanlık dramını bir solukta okuyacaksınız.
“Resmi tarih, savaş olgusunun savaşa katılan ama sağ kalanlar üzerindeki yıkıma varan etkilerini göz önü etmekten daima uzak kalmıştır. Yazar, bireyin savaş sürecinde ve sonrasındaki, soluk alıp verdiği bütün zamanlarda ortaya çıkan sıkıntılarının, yazınsal sanatın içinde yaşam bulacak izdüşümünü kuruyor.”
