Çapraz Güneş TOPLU ŞİİRLER - 3

Stok Kodu:
9786055295660
Boyut:
13.50x21.00
Sayfa Sayısı:
423
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2013-06
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
14,90TL
9786055295660
566909
Çapraz Güneş
Çapraz Güneş TOPLU ŞİİRLER - 3
14.90

"Benim değil bu dizeler, bir kadının, 
yarı loş, yarı aydınlık bir odada, demişti ilk sevişmemizde fısıldamıştı altın bir küpe gibi kulağıma 
defne dallarından bir taç kondurup başıma 
romalı krallar gibi çıplak, kalın boyunlu 
elimde zavallı bir imparatorluk asası, sınırlarını bilmediğim, başında çiçeklerden, yapraklardan bir demet 
bakıp uzaklara dalgın, anlatmıştı işte o, 
dalphne'nin acıklı öyküsünü. 

Alev soluyup yüzüme yeşil bir ejder gibi 
keskin, parlak pullarını göğsüme bastırıp 
altımda altın bir böcek gibi kıvrılıp bükülen, 
kollarımda ağlamıştı, kıvranmıştı, inlemişti 
aklımda metal sesleri sabaha kadar...
demişti işte o, altın bir küpe gibi kulağıma 
fısıldamıştı tutkuyla sevişirken; 
"bilmediğin zamandan beri sevgilinim senin."

Tutkuyla sevişirken söylenen sözlere 
inanmamam gerektiğini öğrenmek için 
çok zaman geçmesi gerektiğini 
bilmiyordum o zaman."


Benim bayıldığım bir şiir, tadını çıkarmak için, şiirin bitmemesi için sindire sindire okuduğum, her dizedeki küçük sürprizlerin pırıltılarıyla kalbimde biriken, sonundaki büyük sürprizin sarsıntısına doyarak ulaşmak için okuduğum bir şiir. 
Ahmet Yıldız

Ergül Çetin'in Selçuklu duvarına, incir ağaçlarına, zakkuma, deniz mağaralarına, güneyin kırmızı topraklı üzüm bağlarına, katran ve kekik kokularına tutkun olduğunu biliyorum. Nereden mi biliyorum? Şiire bir su gibi akan sesinden biliyorum. 
Ruşen Hakkı

"Benim değil bu dizeler, bir kadının, 
yarı loş, yarı aydınlık bir odada, demişti ilk sevişmemizde fısıldamıştı altın bir küpe gibi kulağıma 
defne dallarından bir taç kondurup başıma 
romalı krallar gibi çıplak, kalın boyunlu 
elimde zavallı bir imparatorluk asası, sınırlarını bilmediğim, başında çiçeklerden, yapraklardan bir demet 
bakıp uzaklara dalgın, anlatmıştı işte o, 
dalphne'nin acıklı öyküsünü. 

Alev soluyup yüzüme yeşil bir ejder gibi 
keskin, parlak pullarını göğsüme bastırıp 
altımda altın bir böcek gibi kıvrılıp bükülen, 
kollarımda ağlamıştı, kıvranmıştı, inlemişti 
aklımda metal sesleri sabaha kadar...
demişti işte o, altın bir küpe gibi kulağıma 
fısıldamıştı tutkuyla sevişirken; 
"bilmediğin zamandan beri sevgilinim senin."

Tutkuyla sevişirken söylenen sözlere 
inanmamam gerektiğini öğrenmek için 
çok zaman geçmesi gerektiğini 
bilmiyordum o zaman."


Benim bayıldığım bir şiir, tadını çıkarmak için, şiirin bitmemesi için sindire sindire okuduğum, her dizedeki küçük sürprizlerin pırıltılarıyla kalbimde biriken, sonundaki büyük sürprizin sarsıntısına doyarak ulaşmak için okuduğum bir şiir. 
Ahmet Yıldız

Ergül Çetin'in Selçuklu duvarına, incir ağaçlarına, zakkuma, deniz mağaralarına, güneyin kırmızı topraklı üzüm bağlarına, katran ve kekik kokularına tutkun olduğunu biliyorum. Nereden mi biliyorum? Şiire bir su gibi akan sesinden biliyorum. 
Ruşen Hakkı

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat