Çilli, Karın Ağrısı, Cüce

Stok Kodu:
9789750406782
Boyut:
13.50x21.50
Sayfa Sayısı:
374
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2014-11
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
9789750406782
487055
Çilli, Karın Ağrısı, Cüce
Çilli, Karın Ağrısı, Cüce
24.00

Fakir Baykurt, öykülerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylünün maddi ve manevi dünyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, günlük konuşma dilini öyküye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bürokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran “sıradan insanı”, yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor.

Fakir Baykurt'un ilk öykü kitabı olan ve 1955'te yayınlanan Çilli'yi Karın Ağrısı ve Cüce ile birlikte yeniden okurla buluşturuyoruz:

“Selver, sofrayı kaldırdıktan sonra leğen ıbrık getirdi, elimizi ağzımızı yıkattı. Sonra da kapının dibine çekilip oturdu. Diz çökmüştü. Ellerini saygılı saygılı dizlerine koymuştu. Kıpırdamadan bekliyordu. Susuyordu. Ara sıra göz ucuyla yüzüne bakıyordum. Çilleri kıpır kıpır ediyordu sanki. Gözleri sık sık bende, bazan babasında, bazan da anasındaydı. Bu Selver, temiz çarşaflı, yumuşak, yataklarda yatmalıydı. Sabunların en kötüsü olmayan bol köpüklü bir kalıp sabunla saçını başını, kulaklarını,kulaklarının ardını, orasını burasını iyice oğmalı, terini kirini temizlemeliydi. Ayaklarını, topuklarını, sıcak suya batırılmış sabunlu bezlerle oğmalı, oğmalı, ak pak etmeliydi. Bu bilekler temizlenmeli, bu dudaklar, bu burun deliklerinin önleri, bu gözlerin öpülecek yerleri, bu kaşlar, karşıdan baktığın zaman derisinin delikleri görünecek duruma gelmeliydi. Temizliğinden altın suyuna batmış gibi ışıldayan saçları, kokulu, patiska çarşaflı yataklara gömülmeli, öylece uyumalıydı. Ne uyurdu, ne tatlı uyurdu bu Selver!” (Çilli)

Fakir Baykurt, öykülerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylünün maddi ve manevi dünyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, günlük konuşma dilini öyküye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bürokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran “sıradan insanı”, yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor.

Fakir Baykurt'un ilk öykü kitabı olan ve 1955'te yayınlanan Çilli'yi Karın Ağrısı ve Cüce ile birlikte yeniden okurla buluşturuyoruz:

“Selver, sofrayı kaldırdıktan sonra leğen ıbrık getirdi, elimizi ağzımızı yıkattı. Sonra da kapının dibine çekilip oturdu. Diz çökmüştü. Ellerini saygılı saygılı dizlerine koymuştu. Kıpırdamadan bekliyordu. Susuyordu. Ara sıra göz ucuyla yüzüne bakıyordum. Çilleri kıpır kıpır ediyordu sanki. Gözleri sık sık bende, bazan babasında, bazan da anasındaydı. Bu Selver, temiz çarşaflı, yumuşak, yataklarda yatmalıydı. Sabunların en kötüsü olmayan bol köpüklü bir kalıp sabunla saçını başını, kulaklarını,kulaklarının ardını, orasını burasını iyice oğmalı, terini kirini temizlemeliydi. Ayaklarını, topuklarını, sıcak suya batırılmış sabunlu bezlerle oğmalı, oğmalı, ak pak etmeliydi. Bu bilekler temizlenmeli, bu dudaklar, bu burun deliklerinin önleri, bu gözlerin öpülecek yerleri, bu kaşlar, karşıdan baktığın zaman derisinin delikleri görünecek duruma gelmeliydi. Temizliğinden altın suyuna batmış gibi ışıldayan saçları, kokulu, patiska çarşaflı yataklara gömülmeli, öylece uyumalıydı. Ne uyurdu, ne tatlı uyurdu bu Selver!” (Çilli)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat