Bu kitap, üzerine titreyecek kimsesi olmayan, hayata çok erken adım atmak zorunda bırakılan yetim çocukların hikayesi. Antranik Dzarugyan'ın ilk kez 1955'te Beyrut'ta Ermenice olarak yayımlanan ve tüm zamanların en çok okunan Ermenice kitaplarından biri olan Çocukluğu Olmayan Adamlar'ı, Birinci Dünya Savaşı sırasında Felaket'in kucağına itilen, açlığın ve mahrumiyetin gölgesinde çocukluklarını ve hatta insanlığa olan inancını yitiren Ermeni yetimlere odaklanıyor. 1915'in ölümcül rüzgârlarıyla Halep'e savrulan Dzarugyan, oradaki bir yetimhanede heba olmuş çocukluğunu kimi zaman tebessüm ettiren, kimi zaman ise yürek burkan olaylar eşliğinde, büyük bir canlılıkla anlatıyor.
Boyundan büyük işler yapan ve hayattan en büyük payı kapmaya çalışan yetimler, yoksunluğu ve kimsesizliği iliklerine kadar hissediyorlar; ancak bu durum onların kendi eğlencelerini yaratmalarına ve kurallarını kendileri koydukları bir dünyada yaşamalarına asla mani olmuyor. Yaşanan trajedinin büyüklüğüne rağmen hayatı ucundan köşesinden yakalama uğraşı, bu dünyanın çarklarının bir şekilde dönmesini sağlıyor. Yitirilmiş masumiyetinin peşine düşen Dzarugyan, bir daha gelmeyecek çocukluğuna sesleniyor ve gözünü karartarak onu kendinden çalanlardan hesap soruyor
Bu kitap, üzerine titreyecek kimsesi olmayan, hayata çok erken adım atmak zorunda bırakılan yetim çocukların hikayesi. Antranik Dzarugyan'ın ilk kez 1955'te Beyrut'ta Ermenice olarak yayımlanan ve tüm zamanların en çok okunan Ermenice kitaplarından biri olan Çocukluğu Olmayan Adamlar'ı, Birinci Dünya Savaşı sırasında Felaket'in kucağına itilen, açlığın ve mahrumiyetin gölgesinde çocukluklarını ve hatta insanlığa olan inancını yitiren Ermeni yetimlere odaklanıyor. 1915'in ölümcül rüzgârlarıyla Halep'e savrulan Dzarugyan, oradaki bir yetimhanede heba olmuş çocukluğunu kimi zaman tebessüm ettiren, kimi zaman ise yürek burkan olaylar eşliğinde, büyük bir canlılıkla anlatıyor.
Boyundan büyük işler yapan ve hayattan en büyük payı kapmaya çalışan yetimler, yoksunluğu ve kimsesizliği iliklerine kadar hissediyorlar; ancak bu durum onların kendi eğlencelerini yaratmalarına ve kurallarını kendileri koydukları bir dünyada yaşamalarına asla mani olmuyor. Yaşanan trajedinin büyüklüğüne rağmen hayatı ucundan köşesinden yakalama uğraşı, bu dünyanın çarklarının bir şekilde dönmesini sağlıyor. Yitirilmiş masumiyetinin peşine düşen Dzarugyan, bir daha gelmeyecek çocukluğuna sesleniyor ve gözünü karartarak onu kendinden çalanlardan hesap soruyor