Geç Betik 27 Mayıs'tan 12 Eylül'e Anımsamalar

Stok Kodu:
9786057434203
Boyut:
13.50x19.50
Sayfa Sayısı:
308
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2021-07
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
35,00TL
9786057434203
634705
Geç Betik
Geç Betik 27 Mayıs'tan 12 Eylül'e Anımsamalar
35.00

1970’li yılların başında, yeni bir dünya kurma heyecanıyla kavgaya girmiş̧ bir grup genç̧, İzmir Sıkıyönetim Komutanlığı Savcılığı tarafından, tümü emir komuta zincirine bağlı rütbeli askerlerden oluşan bir mahkemenin huzuruna çıkarıldılar. Bütün ülkede, bütün büyük kentler komutanların kurduğu mahkemelerde, işkencelerden geçmiş̧ yüzlerce devrimci genç̧, aydın, sendikacı yargılanıyor, hızla mahkûm ediliyor, zindanlara tıkılıyordu. İzmir’de bu kıyım merkezlerinden biriydi. Emirnamelerle kasaplara et fiyatı dayatan, “sayın muhbir vatandaş̧” terimini tarihe armağan eden sıkıyönetim komutanlığının savcılığı “harıl harıl” çalışıyordu.
O sırada, bu hak ve hukuk öğüten dehşet mekanizmasının karşısında, ilk izlenimde her haliyle güven veren, bilgisi, cesareti ve çalışkanlığıyla olduğu kadar yakışıklılığıyla da dikkat çeken bir avukat, Gültekin Köktürk Suvarlı vardı. Savcılığın bürokratik labirentlerinden, cezaevlerinin her kapısı ayrı engel ve eziyetle sımsıkı kapatılmış̧ kapılarına kadar koşturuyor, bir dosyadan diğerine, bir duruşmadan ötekine geçiyordu. Davasını yüklendiği insanların sorunları yalnızca mahkeme duvarlarıyla sınırlı değildi. Cezaevlerinde sağlık sorunları, yakınlarıyla görüşmeleri, kitaptan giysiye kişisel ihtiyaçları, uzak kentlerden gelen ziyaretçilerin sorunları da Gültekin Köktürk Suvarlı’nın ajandasında kayıtlıydı.
Aydın Çubukçu

1970’li yılların başında, yeni bir dünya kurma heyecanıyla kavgaya girmiş̧ bir grup genç̧, İzmir Sıkıyönetim Komutanlığı Savcılığı tarafından, tümü emir komuta zincirine bağlı rütbeli askerlerden oluşan bir mahkemenin huzuruna çıkarıldılar. Bütün ülkede, bütün büyük kentler komutanların kurduğu mahkemelerde, işkencelerden geçmiş̧ yüzlerce devrimci genç̧, aydın, sendikacı yargılanıyor, hızla mahkûm ediliyor, zindanlara tıkılıyordu. İzmir’de bu kıyım merkezlerinden biriydi. Emirnamelerle kasaplara et fiyatı dayatan, “sayın muhbir vatandaş̧” terimini tarihe armağan eden sıkıyönetim komutanlığının savcılığı “harıl harıl” çalışıyordu.
O sırada, bu hak ve hukuk öğüten dehşet mekanizmasının karşısında, ilk izlenimde her haliyle güven veren, bilgisi, cesareti ve çalışkanlığıyla olduğu kadar yakışıklılığıyla da dikkat çeken bir avukat, Gültekin Köktürk Suvarlı vardı. Savcılığın bürokratik labirentlerinden, cezaevlerinin her kapısı ayrı engel ve eziyetle sımsıkı kapatılmış̧ kapılarına kadar koşturuyor, bir dosyadan diğerine, bir duruşmadan ötekine geçiyordu. Davasını yüklendiği insanların sorunları yalnızca mahkeme duvarlarıyla sınırlı değildi. Cezaevlerinde sağlık sorunları, yakınlarıyla görüşmeleri, kitaptan giysiye kişisel ihtiyaçları, uzak kentlerden gelen ziyaretçilerin sorunları da Gültekin Köktürk Suvarlı’nın ajandasında kayıtlıydı.
Aydın Çubukçu

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat