“Geçen yılın kurumuş yaprakları ayaklarımın altında hışırdıyor, ağaçların arasındaki yarı karanlıkta gölgeler gizleniyordu. Sağ yandaki eski meyve bahçesinde, gene yaşlı olsa gerek, bir sarıasma kuşu pek isteksiz, cansız, uyuşuk ötüyordu. Ihlamur ağaçları bitince taraçalı, çatı arasında odası olan beyaz bir evin yanından geçtim. Az sonra karşıma yeşil çam ağaçlarının kuşattığı bir çiftlik avlusuyla, karşı kıyısında küçük bir köy olan büyükçe bir göl çıktı. Birdenbire içime candan, pek yakın bir şeyin özlemi dolmuştu. Buraları çocukluğumda görmüştüm sanki.”
Dünya edebiyatının en çok bilinen yazarlarından biri olan Anton Çehov'un öyküleri, okuru insan olmaya dair derin düşüncelere sürüklüyor. Yazılmalarının üzerinden yıllar geçmiş olmasına karşın, hâlâ en önemli başyapıtlar arasında yer alan öyküler tam anlamıyla eşsiz.
“Geçen yılın kurumuş yaprakları ayaklarımın altında hışırdıyor, ağaçların arasındaki yarı karanlıkta gölgeler gizleniyordu. Sağ yandaki eski meyve bahçesinde, gene yaşlı olsa gerek, bir sarıasma kuşu pek isteksiz, cansız, uyuşuk ötüyordu. Ihlamur ağaçları bitince taraçalı, çatı arasında odası olan beyaz bir evin yanından geçtim. Az sonra karşıma yeşil çam ağaçlarının kuşattığı bir çiftlik avlusuyla, karşı kıyısında küçük bir köy olan büyükçe bir göl çıktı. Birdenbire içime candan, pek yakın bir şeyin özlemi dolmuştu. Buraları çocukluğumda görmüştüm sanki.”
Dünya edebiyatının en çok bilinen yazarlarından biri olan Anton Çehov'un öyküleri, okuru insan olmaya dair derin düşüncelere sürüklüyor. Yazılmalarının üzerinden yıllar geçmiş olmasına karşın, hâlâ en önemli başyapıtlar arasında yer alan öyküler tam anlamıyla eşsiz.
