Tağutlar hükmetti.
Bel'amlar harekete geçti.
Hakla batılı birbirine karıştırdılar.
Bu haktır diyerek, Müslümanların zihinlerine bulandırdılar.
İslâm'ı demokrasi ile bağdaştırdılar. İslam ile demokrasi arasında bir uyumsuzluk, bir çelişki olmadığını ispata çalıştılar.
İslami kanunları/şeriatı, siyasi, sosyal, hukuki, ekonomik ve ahlaki alanın dışına çıkardılar. Allah ile kulun arasına sıkıştırdılar. Böylece kendilerini Müslüman sanan, namazlarını kılan, bir kısım ibadetlerini de yapan ama Allah'ın şeriatıyla/kanunlarıyla değil de, demokratik kurallara göre yönetilmeyi isteyen bir topluluk oluşturdular. Bel'âmlar, böylece Müslümanların bir kısmını, İslâm adına İslam'dan uzaklaştırmış oldular. İslam, İlahi bir sistemdir.
Demokrasi ise beşerî bir sistemdir. Demokrasi, Kelime-i Tevhid'in bir şartı ve gereği olarak, reddedilmesi gereken çağımızın tağutlarındandır. Demokrasi, İslam coğrafyası dahil, dünyanın çok büyük bir kısmını etkisi altına almış, çağımızın en şık görünümlü, en büyük ve en tehlikeli putudur!
Tağutlar hükmetti.
Bel'amlar harekete geçti.
Hakla batılı birbirine karıştırdılar.
Bu haktır diyerek, Müslümanların zihinlerine bulandırdılar.
İslâm'ı demokrasi ile bağdaştırdılar. İslam ile demokrasi arasında bir uyumsuzluk, bir çelişki olmadığını ispata çalıştılar.
İslami kanunları/şeriatı, siyasi, sosyal, hukuki, ekonomik ve ahlaki alanın dışına çıkardılar. Allah ile kulun arasına sıkıştırdılar. Böylece kendilerini Müslüman sanan, namazlarını kılan, bir kısım ibadetlerini de yapan ama Allah'ın şeriatıyla/kanunlarıyla değil de, demokratik kurallara göre yönetilmeyi isteyen bir topluluk oluşturdular. Bel'âmlar, böylece Müslümanların bir kısmını, İslâm adına İslam'dan uzaklaştırmış oldular. İslam, İlahi bir sistemdir.
Demokrasi ise beşerî bir sistemdir. Demokrasi, Kelime-i Tevhid'in bir şartı ve gereği olarak, reddedilmesi gereken çağımızın tağutlarındandır. Demokrasi, İslam coğrafyası dahil, dünyanın çok büyük bir kısmını etkisi altına almış, çağımızın en şık görünümlü, en büyük ve en tehlikeli putudur!