Marksizm, Ahlak ve Toplumsal Adalet

Stok Kodu:
9789755392196
Boyut:
13.50x21.00
Sayfa Sayısı:
506
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2011
Çeviren:
Yavuz Alogan
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Orijinal Adı:
Marxism, Morality, and Social Justice
9789755392196
529315
Marksizm, Ahlak ve Toplumsal Adalet
Marksizm, Ahlak ve Toplumsal Adalet
30.00
Dünü, bugünü, yarını anlamaya ve açıklamaya yarayan bir dünya görüşü olarak Marksizm'le ahlakın ilişkisi nedir? Marksistlerin dediği gibi sosyalizm, kapitalizme tercih edilebilir ise bu tercih ahlaki bir bakış açısı içerir mi? Yoksa tarihsel bir zorunluluk mudur? Marx'ın eserlerinde, açık seçik bir ahlak teorisi bulmak mümkün değildir. Fakat Marx'ın insanı doğaya ve topluma karşı konumlandırması ahlaki bir bakış açısını öngerektirir. Althusser gibi ahlakın bir çeşit ideoloji olduğunu söyleyenler olduğu gibi, Marksizmin bilimsel bir metot olarak tarihin yasalarını ortaya koyduğunu söyleyen Marksistler de olmuştur. Oysa Marx'ın ahlaki perspektifi özgürlük, insan topluluğu ve kendini gerçekleştirmeyi kapsar: Kişinin hayatı üzerinde dış müdahalelerin olmamasını, hayatını etkileyen toplumsal karar oluşturma süreçlerine katılım hakkını ve kendini gerçekleştirme araçlarına ulaşabilme hakkına sahip olmayı içerir. Marx bunların azamileştirilmesi ve eşit dağıtımının gerektiğini söyler. Kapitalizm bunları sağlamanın önünde engel teşkil ettiği için mahkum edilir. Ve gelecek toplum projeksiyonu bu temel üzerine kurulur. Çağın şahit olduğu post-kapitalist toplumların sosyalizmden oldukça uzak olmaları, Marx'ın öngörülerinin yanlışlandığını göstermeye yetmez. Peffer bu kitapta, Marx'ın ahlak teorisini "yeniden kurarak" yeterli bir Marksist ahlak ve toplum teorisine ulaşmayı hedefliyor. Bunun ahlaki bileşeniyse erdemler teorisi ya da bireysel eylem etiği değil. "toplumsal adalet" teorisidir. Devletin sönümlendiği, zorunlu emeğin ortadan kalktığı, sonsuz maddi bolluk olarak tarif edilen bir sonraki merhaleye geçmemişken, sosyalizmde insan hakları ve toplumsal adalete ihtiyaç vardır. Rawls gibi Marksist olmayan düşünürlerin toplumsal adalet hakkındaki görüşleri revize edilerek kullanışlı hale getirilebilir. Peffer, Rawls'ı salt eleştirmekle yetinmez "toplumsal adalet" bağlamında şu tip yeni önerilerde de bulunur: "Toplumsal ve ekonomik eşitsizlikler, ancak ve ancak en az avantajlı olanların yararına ve adil tasarruf ilkesiyle tutarlı olması halinde haklı görülebilir, ancak bu eşitsizlikler eşit özgürlük değerini ya da özsaygı değerini ciddi biçimde zayıflatacak düzeyleri aşmamalıdır." Politikada ahlaki seçimlerin rolü yadsınamaz. Peffer, Marksizm, Ahlak ve Toplumsal Adalet'te Marx'ın eserlerindeki örtük ahlaki damarı açığa çıkararak Marksizm'in ahlakla bağdaşmadığı iddiasını yanıtlar ve yeterli bir Marksist ahlaki ve toplumsal teorinin ana hatlarını geliştirir.
Dünü, bugünü, yarını anlamaya ve açıklamaya yarayan bir dünya görüşü olarak Marksizm'le ahlakın ilişkisi nedir? Marksistlerin dediği gibi sosyalizm, kapitalizme tercih edilebilir ise bu tercih ahlaki bir bakış açısı içerir mi? Yoksa tarihsel bir zorunluluk mudur? Marx'ın eserlerinde, açık seçik bir ahlak teorisi bulmak mümkün değildir. Fakat Marx'ın insanı doğaya ve topluma karşı konumlandırması ahlaki bir bakış açısını öngerektirir. Althusser gibi ahlakın bir çeşit ideoloji olduğunu söyleyenler olduğu gibi, Marksizmin bilimsel bir metot olarak tarihin yasalarını ortaya koyduğunu söyleyen Marksistler de olmuştur. Oysa Marx'ın ahlaki perspektifi özgürlük, insan topluluğu ve kendini gerçekleştirmeyi kapsar: Kişinin hayatı üzerinde dış müdahalelerin olmamasını, hayatını etkileyen toplumsal karar oluşturma süreçlerine katılım hakkını ve kendini gerçekleştirme araçlarına ulaşabilme hakkına sahip olmayı içerir. Marx bunların azamileştirilmesi ve eşit dağıtımının gerektiğini söyler. Kapitalizm bunları sağlamanın önünde engel teşkil ettiği için mahkum edilir. Ve gelecek toplum projeksiyonu bu temel üzerine kurulur. Çağın şahit olduğu post-kapitalist toplumların sosyalizmden oldukça uzak olmaları, Marx'ın öngörülerinin yanlışlandığını göstermeye yetmez. Peffer bu kitapta, Marx'ın ahlak teorisini "yeniden kurarak" yeterli bir Marksist ahlak ve toplum teorisine ulaşmayı hedefliyor. Bunun ahlaki bileşeniyse erdemler teorisi ya da bireysel eylem etiği değil. "toplumsal adalet" teorisidir. Devletin sönümlendiği, zorunlu emeğin ortadan kalktığı, sonsuz maddi bolluk olarak tarif edilen bir sonraki merhaleye geçmemişken, sosyalizmde insan hakları ve toplumsal adalete ihtiyaç vardır. Rawls gibi Marksist olmayan düşünürlerin toplumsal adalet hakkındaki görüşleri revize edilerek kullanışlı hale getirilebilir. Peffer, Rawls'ı salt eleştirmekle yetinmez "toplumsal adalet" bağlamında şu tip yeni önerilerde de bulunur: "Toplumsal ve ekonomik eşitsizlikler, ancak ve ancak en az avantajlı olanların yararına ve adil tasarruf ilkesiyle tutarlı olması halinde haklı görülebilir, ancak bu eşitsizlikler eşit özgürlük değerini ya da özsaygı değerini ciddi biçimde zayıflatacak düzeyleri aşmamalıdır." Politikada ahlaki seçimlerin rolü yadsınamaz. Peffer, Marksizm, Ahlak ve Toplumsal Adalet'te Marx'ın eserlerindeki örtük ahlaki damarı açığa çıkararak Marksizm'in ahlakla bağdaşmadığı iddiasını yanıtlar ve yeterli bir Marksist ahlaki ve toplumsal teorinin ana hatlarını geliştirir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat