Kemalizmde, ilerlemenin varacağı son hedef olarak modern Batı demokrasisinin benimsendiğini ileri sürmek kolay değildir. Batı demokrasisinin çoğulculuğu, Kemalizmdeki anlaşılış biçimiyle, sınıf farklılıklarına ve sınıf çatışmasına dayanmaktadır. Buna karşılık, halkçılık ilkesine göre Türk toplumunda sınıflar yoktur. Dolayısıyla çoğulculuğa ve bu anlamda birden fazla partiye de gerek bulunmamaktadır. Belki, Kemalist ideolojinin devletçilik ilkesine uygun olarak gerçekleştirmeyi amaçladığı iktisadi kalkınma sürecinin sonunda, Türk toplumunda sınıflaşmanın ve böylece çoğulculuğun ve demokrasinin önkoşulu olarak gören bu yöndeki çözümlemelerin aksine, Kemalizm, iktisadi kalkınma sürecinde oluşabilecek bir sınıflaşmayı yine devletçilik yoluyla engellemeyi de amaçlamıştır. Kemalizm, nihai bir demokratikleşmeye izin vermekten çok, bu süreci engelleyici ilkeler taşımaktadır. Parlamentonun varlığı ve tek-parti döneminde parti içi sınırlı bir çoğulculuğun görülmesi gibi tarihsel olgular, demokrasinin gelişmesi bakımından Kemalizmde varolan sınırlayıcı ögelerin gözden kaçırılmasına yol açmamalıdır.
Kemalizmde, ilerlemenin varacağı son hedef olarak modern Batı demokrasisinin benimsendiğini ileri sürmek kolay değildir. Batı demokrasisinin çoğulculuğu, Kemalizmdeki anlaşılış biçimiyle, sınıf farklılıklarına ve sınıf çatışmasına dayanmaktadır. Buna karşılık, halkçılık ilkesine göre Türk toplumunda sınıflar yoktur. Dolayısıyla çoğulculuğa ve bu anlamda birden fazla partiye de gerek bulunmamaktadır. Belki, Kemalist ideolojinin devletçilik ilkesine uygun olarak gerçekleştirmeyi amaçladığı iktisadi kalkınma sürecinin sonunda, Türk toplumunda sınıflaşmanın ve böylece çoğulculuğun ve demokrasinin önkoşulu olarak gören bu yöndeki çözümlemelerin aksine, Kemalizm, iktisadi kalkınma sürecinde oluşabilecek bir sınıflaşmayı yine devletçilik yoluyla engellemeyi de amaçlamıştır. Kemalizm, nihai bir demokratikleşmeye izin vermekten çok, bu süreci engelleyici ilkeler taşımaktadır. Parlamentonun varlığı ve tek-parti döneminde parti içi sınırlı bir çoğulculuğun görülmesi gibi tarihsel olgular, demokrasinin gelişmesi bakımından Kemalizmde varolan sınırlayıcı ögelerin gözden kaçırılmasına yol açmamalıdır.