İhtiyarı gençleştiren, hastayı iyileştiren ve ölmüşü ebedî diriliğe erdiren bengisu gerçekten mevcuttur. O, "tevhid şerbeti" dir; yalnız Bir'i görme, Bir'i bilme, Bir'i söyleme, Bir'i isteme, Bir'i çağırma, Bir'i talep etme, mâsivâyla olan münasebetleri de hep O'nun hoşnutluğuna bağlama ve her şeye O'ndan ötürü alâka duyma usâresinden elde edilen zülâldir. Cenâb-ı Allah'tan habersiz ve haktan kopuk yaşayanların daha ömürlerinin baharındayken ölüm yudumlamış gibi olmalarına, sonra da ebediyen hasret ve hicran içinde inleyip durmalarına mukabil, kalb zirvelerine yükselip can gözüyle O'nu temâşâ edenler, her şeyi bulmuş ve hizlandan kurtulmuş sayılırlar. Şu kadar var ki, böyle bir şâhikaya ulaşma, hayvaniyeti bırakıp cismaniyetten uzaklaşmaya ve biyololojik hayat çeperinden sıyrılarak, kalb ve ruhun hayat mertebelerine yönelmeye bağlıdır. Bu yolun en hızlı yükselme vasıtası ise, iman, mârifet ve muhabbetullah hakikatlerine karşı sürekli açık durmaktır. Bu itibarla, tevhid "aynü'l-hayât" tır, iman "âb-ı bekâ" dır; mârifet "can gözesi", muhabbet "Hızır çeşmesi" ve İslâm ebedî saadet bahşeden bir "kevser çağlayanı" dır.
İhtiyarı gençleştiren, hastayı iyileştiren ve ölmüşü ebedî diriliğe erdiren bengisu gerçekten mevcuttur. O, "tevhid şerbeti" dir; yalnız Bir'i görme, Bir'i bilme, Bir'i söyleme, Bir'i isteme, Bir'i çağırma, Bir'i talep etme, mâsivâyla olan münasebetleri de hep O'nun hoşnutluğuna bağlama ve her şeye O'ndan ötürü alâka duyma usâresinden elde edilen zülâldir. Cenâb-ı Allah'tan habersiz ve haktan kopuk yaşayanların daha ömürlerinin baharındayken ölüm yudumlamış gibi olmalarına, sonra da ebediyen hasret ve hicran içinde inleyip durmalarına mukabil, kalb zirvelerine yükselip can gözüyle O'nu temâşâ edenler, her şeyi bulmuş ve hizlandan kurtulmuş sayılırlar. Şu kadar var ki, böyle bir şâhikaya ulaşma, hayvaniyeti bırakıp cismaniyetten uzaklaşmaya ve biyololojik hayat çeperinden sıyrılarak, kalb ve ruhun hayat mertebelerine yönelmeye bağlıdır. Bu yolun en hızlı yükselme vasıtası ise, iman, mârifet ve muhabbetullah hakikatlerine karşı sürekli açık durmaktır. Bu itibarla, tevhid "aynü'l-hayât" tır, iman "âb-ı bekâ" dır; mârifet "can gözesi", muhabbet "Hızır çeşmesi" ve İslâm ebedî saadet bahşeden bir "kevser çağlayanı" dır.