Öyle Kargaşada Böyle Karşılaşmalar (Ciltli) Denemeler, Değiniler

Stok Kodu:
9789944883900
Boyut:
13.50x20.50
Sayfa Sayısı:
213
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2008-07
Kapak Türü:
Ciltli
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
9789944883900
483968
Öyle Kargaşada Böyle Karşılaşmalar (Ciltli)
Öyle Kargaşada Böyle Karşılaşmalar (Ciltli) Denemeler, Değiniler
18.00
"Bu kitaba" diyor Adalet Ağaoğlu, elinizde tuttuğunuz kitabı kastederek, "yedekteki ikinci hayatımın içine karışmış söyleşileri koymadım. Bunu, kendi cenazesine katılma şansına ermiş birinin duyduğu derin mahçubiyete bağlayabilirim." Aslında sadece bu kadarı bile, yazarımızın niteliği ve içindeki uçurumlar hakkında bir fikir verebilecek bir derinliğe sahip zaten. Her ne kadar işin aslı "edep"le ilgili olsa bile, "edeb"in ayrılmaz parçası olan "mahcubiyetle ünsiyet kuran pek fazla edebiyatçı yok ne yazık artık dünyamızda. Hatta nasıl demeli, mahçup bir yüz ifadesiyle mahçubiyetle ünsiycî kurmaya teşebbüs edenler, horgörünün egemen olduğu bir kuşatmayla karşılaşıyorlar hemen. Edebiyatın, gururunun kerameti kendinden menkul mağrurları, nicedir mahcubiyetten hoşlanmıyorlar çünkü. Bilinmez hangi mağduriyetin "eser"i olan mağruriyet haritalarının, mahçubiyetin kıyısına yanaşınca kenarlarından tutuşacağından korkuyor olsalar gerek. Öyle bîr mesafe var işte mahçubiyetle aralarında. Belki de asıl kargaşa budur da farkında değilizdir biz... Mahçubiyetin hiç de yabana atılamayacak bir başkaldırı tarzı olduğunu ne çok bilmezden geliyorsunuz. Oysa, sadece bunda bile, algıyla olguyu karıştırmayan sezgi sahipleri için derin hikmetler vardır. Siz orada, kendi cenazesine katılma şansına erdiği için derin bir mahcubiyet duyan kaç kişi tanıyorsunuz ki? Adalet Ağaoğlu okuru olmak, sadece bunun için bile büyük bir nimet işte...
"Bu kitaba" diyor Adalet Ağaoğlu, elinizde tuttuğunuz kitabı kastederek, "yedekteki ikinci hayatımın içine karışmış söyleşileri koymadım. Bunu, kendi cenazesine katılma şansına ermiş birinin duyduğu derin mahçubiyete bağlayabilirim." Aslında sadece bu kadarı bile, yazarımızın niteliği ve içindeki uçurumlar hakkında bir fikir verebilecek bir derinliğe sahip zaten. Her ne kadar işin aslı "edep"le ilgili olsa bile, "edeb"in ayrılmaz parçası olan "mahcubiyetle ünsiyet kuran pek fazla edebiyatçı yok ne yazık artık dünyamızda. Hatta nasıl demeli, mahçup bir yüz ifadesiyle mahçubiyetle ünsiycî kurmaya teşebbüs edenler, horgörünün egemen olduğu bir kuşatmayla karşılaşıyorlar hemen. Edebiyatın, gururunun kerameti kendinden menkul mağrurları, nicedir mahcubiyetten hoşlanmıyorlar çünkü. Bilinmez hangi mağduriyetin "eser"i olan mağruriyet haritalarının, mahçubiyetin kıyısına yanaşınca kenarlarından tutuşacağından korkuyor olsalar gerek. Öyle bîr mesafe var işte mahçubiyetle aralarında. Belki de asıl kargaşa budur da farkında değilizdir biz... Mahçubiyetin hiç de yabana atılamayacak bir başkaldırı tarzı olduğunu ne çok bilmezden geliyorsunuz. Oysa, sadece bunda bile, algıyla olguyu karıştırmayan sezgi sahipleri için derin hikmetler vardır. Siz orada, kendi cenazesine katılma şansına erdiği için derin bir mahcubiyet duyan kaç kişi tanıyorsunuz ki? Adalet Ağaoğlu okuru olmak, sadece bunun için bile büyük bir nimet işte...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat