Özdeyişler, Mektuplar ve Aforizmalar

Stok Kodu:
9786054876105
Boyut:
11.00x19.00
Sayfa Sayısı:
120
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2014-06
Çeviren:
Genim Renas
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
9786054876105
376223
Özdeyişler, Mektuplar ve Aforizmalar
Özdeyişler, Mektuplar ve Aforizmalar
14.00

Atomlarda hiçbir zaman durağanlık yoktur. İnsan vücudu da her şey gibi atomlardan meydana gelmiştir, ruhumuz da. Bedenimizdeki atomlarda daima hareket halindedirler, sürekli bir değişim içindedirler. Bazı atomlar bizden ayrılıp gider, yenileri gelir ve bizim varlığımıza alınırlar. Hayatı sürdürecek atomların kaybı, insandan olsun başka nesnelerde, hatta bütün dünyada olsun alınanlardan fazla olursa o zaman o cisimde bozulmalar başlar ve gittikçe de artar. Böyle atomların bileşim ve örgüleri başka atom kümelerinin tesiriyle parçalanacak olursa bu cisim atomlarına ayrılır. O zaman canlı yaratıklar için öldü deriz. Ama atomların kendileri yok olmazlar, aksine, o zamanki bileşimlerinden ayrıldıktan sonra başka, yeni nesnelerin kuruluşunda kullanılırlar. İşte hayat ve ölüm - oluş ve yok oluş -önsüz ve sonsuz olarak böyle karşılıklı etkileşerek sürüp gider.


Ruhumuzda atomlardan meydana geldiği için tıpkı bedenimiz gibi ölümümüzle kendini meydana getiren atomlara ayrışır. Bu sebeple organizmanın dağılmasından sonra ruhun yaşaması diye bir şey yoktur. Bu bilgiyi hiç korkmadan göz önünde bulundurmalıyız. Ölümümüzden sonra bizden, dağılmış, uçuşarak birbirinden uzaklaşan ve yeniden başka organizmaların kuruluşunda malzeme olacak atomlardan başka bir şey kalmaz. Kişilik olarak, ölümden sonra bizden hiçbir şey kalmaz. Ama bununla bizim, ölümden sonra ruhumuzun mukadderatı hakkındaki bütün korkularımız ortadan kalkmış olur, çünkü ruh ölümden sonra ne mükafat görebilir ne de cezalandırılabilir. Bir "Öteki Dünya" yoktur.


Epiküros'un kendisinin de haklı olarak gurur duyduğu bu büyük düşüncesi, değişmez ve önce belki korkunç gelen bu gerekirlilikten harekete geçerek cesaretle Zevk Felsefesine gidişidir. Çünkü ancak tek bir defa doğduğumuza, ölünce de artık bütün ebediyet boyunca bir daha var olmayacağımıza göre bu bir defalık hayatın kendisi karşımıza muazzam bir gaye olarak çıkmaktadır. En üstün mutluluğa ve zevke erişebilmek için bizde saklı olan, bizzat doğanın bize vermiş olduğu bütün kuvvetleri, hepsinden fazla ruhumuzun güçlerini seferber etmeliyiz. Ölüm artık korkunç değildir; bizim için bir hiçtir. Çünkü elemanlarına ayrılmış bir şeyin duyarlılığı olamaz, artık duyarlılığı olmayan bir şeyin de bizimle ilgisi yoktur. Ölüm, tatlı olsun acı olsun, sevinçli ve ızdıraplı olsun bütün duyguların ortadan kalkması demektir. Eğer biz varsak ölüm orada yoktur, eğer ölüm orada ise, o zaman artık biz yokuz.

Atomlarda hiçbir zaman durağanlık yoktur. İnsan vücudu da her şey gibi atomlardan meydana gelmiştir, ruhumuz da. Bedenimizdeki atomlarda daima hareket halindedirler, sürekli bir değişim içindedirler. Bazı atomlar bizden ayrılıp gider, yenileri gelir ve bizim varlığımıza alınırlar. Hayatı sürdürecek atomların kaybı, insandan olsun başka nesnelerde, hatta bütün dünyada olsun alınanlardan fazla olursa o zaman o cisimde bozulmalar başlar ve gittikçe de artar. Böyle atomların bileşim ve örgüleri başka atom kümelerinin tesiriyle parçalanacak olursa bu cisim atomlarına ayrılır. O zaman canlı yaratıklar için öldü deriz. Ama atomların kendileri yok olmazlar, aksine, o zamanki bileşimlerinden ayrıldıktan sonra başka, yeni nesnelerin kuruluşunda kullanılırlar. İşte hayat ve ölüm - oluş ve yok oluş -önsüz ve sonsuz olarak böyle karşılıklı etkileşerek sürüp gider.


Ruhumuzda atomlardan meydana geldiği için tıpkı bedenimiz gibi ölümümüzle kendini meydana getiren atomlara ayrışır. Bu sebeple organizmanın dağılmasından sonra ruhun yaşaması diye bir şey yoktur. Bu bilgiyi hiç korkmadan göz önünde bulundurmalıyız. Ölümümüzden sonra bizden, dağılmış, uçuşarak birbirinden uzaklaşan ve yeniden başka organizmaların kuruluşunda malzeme olacak atomlardan başka bir şey kalmaz. Kişilik olarak, ölümden sonra bizden hiçbir şey kalmaz. Ama bununla bizim, ölümden sonra ruhumuzun mukadderatı hakkındaki bütün korkularımız ortadan kalkmış olur, çünkü ruh ölümden sonra ne mükafat görebilir ne de cezalandırılabilir. Bir "Öteki Dünya" yoktur.


Epiküros'un kendisinin de haklı olarak gurur duyduğu bu büyük düşüncesi, değişmez ve önce belki korkunç gelen bu gerekirlilikten harekete geçerek cesaretle Zevk Felsefesine gidişidir. Çünkü ancak tek bir defa doğduğumuza, ölünce de artık bütün ebediyet boyunca bir daha var olmayacağımıza göre bu bir defalık hayatın kendisi karşımıza muazzam bir gaye olarak çıkmaktadır. En üstün mutluluğa ve zevke erişebilmek için bizde saklı olan, bizzat doğanın bize vermiş olduğu bütün kuvvetleri, hepsinden fazla ruhumuzun güçlerini seferber etmeliyiz. Ölüm artık korkunç değildir; bizim için bir hiçtir. Çünkü elemanlarına ayrılmış bir şeyin duyarlılığı olamaz, artık duyarlılığı olmayan bir şeyin de bizimle ilgisi yoktur. Ölüm, tatlı olsun acı olsun, sevinçli ve ızdıraplı olsun bütün duyguların ortadan kalkması demektir. Eğer biz varsak ölüm orada yoktur, eğer ölüm orada ise, o zaman artık biz yokuz.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat