Rüzgar Geri Getirirse Eşikli Öyküler

Stok Kodu:
9789754583663
Boyut:
13.00x19.50
Sayfa Sayısı:
146
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
3
Basım Tarihi:
2015-07
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
9789754583663
504489
Rüzgar Geri Getirirse
Rüzgar Geri Getirirse Eşikli Öyküler
10.00

"İki suyun arasındaki zaman aralığı düşündürdü beni..." Bu cümle, aslında Saçlıoğlu'nun tüm öykülerini açan bir anahtar gibi. Zaman ve yaşattıkları ya da yaşatmadıkları. Zamanla törpülenişimiz, zamandan edinimlerimiz ve zamanla yitirdiklerimiz. Artak geçmiş zamanda kalanları o geçmişteki halleriyle, çoğu kez boşuna bir çabayla, bugünde var etmeye yönelik bütün o acınası girişimler. "Yazdıklarımızın Zaman'a dayanması, Rüzgar'a dayanmasıyla aynıdır..." diyor yazar. Sanki öykülerin tamamının odak noktası, çok, çok eski, ama aynı zamanda da en ileri ölçüde modern bir kader anlayışı. Mutlaka herhangi bir zamanın içinde doğan ve yine mutlaka herhangi bir zaman parçasıyla sınırlanan insanoğlunun, kendisinden çok önce başlamış bir sonsuzluk nehrine kendi yaşantılarından bıraktıkları. Daha doğrusu, bırakabildikleri. Kimi zaman ise, bırakamadıkları: "Lütfen gidin bizim eve. Bir an önce toparlanın gidin. İki yıldır açılmadı. İçinde yaşanmayan ev çabuk ölür..." Öyle sanıyorum ki, bu öykülerde dile gelen zamanlara kulak verebilenler, kendi kişisel tarihlerine yelken açmanın farklı boyutlarıyla zenginleşeceklerdir. -Ahmet Cemal-

"İki suyun arasındaki zaman aralığı düşündürdü beni..." Bu cümle, aslında Saçlıoğlu'nun tüm öykülerini açan bir anahtar gibi. Zaman ve yaşattıkları ya da yaşatmadıkları. Zamanla törpülenişimiz, zamandan edinimlerimiz ve zamanla yitirdiklerimiz. Artak geçmiş zamanda kalanları o geçmişteki halleriyle, çoğu kez boşuna bir çabayla, bugünde var etmeye yönelik bütün o acınası girişimler. "Yazdıklarımızın Zaman'a dayanması, Rüzgar'a dayanmasıyla aynıdır..." diyor yazar. Sanki öykülerin tamamının odak noktası, çok, çok eski, ama aynı zamanda da en ileri ölçüde modern bir kader anlayışı. Mutlaka herhangi bir zamanın içinde doğan ve yine mutlaka herhangi bir zaman parçasıyla sınırlanan insanoğlunun, kendisinden çok önce başlamış bir sonsuzluk nehrine kendi yaşantılarından bıraktıkları. Daha doğrusu, bırakabildikleri. Kimi zaman ise, bırakamadıkları: "Lütfen gidin bizim eve. Bir an önce toparlanın gidin. İki yıldır açılmadı. İçinde yaşanmayan ev çabuk ölür..." Öyle sanıyorum ki, bu öykülerde dile gelen zamanlara kulak verebilenler, kendi kişisel tarihlerine yelken açmanın farklı boyutlarıyla zenginleşeceklerdir. -Ahmet Cemal-

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat