Sensiz Giden Trenler

Stok Kodu:
9786059839921
Boyut:
12.50x19.50
Sayfa Sayısı:
96
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2016-07
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
9786059839921
580143
Sensiz Giden Trenler
Sensiz Giden Trenler
12.00

“Ağlayamamak diye bir dert de var işte! Başına gelenleri her daim içine atabilenlere ve hayatın kötü oyunlarına karşı muzipçe büyük roller yapabilenlere özgü bir dert... Bu, insanı daha güçlü daha cesur yapabilir. Aynı yerlerde ayrı masalarda, aynı yollarda ayrı duraklarda olduğumuzu unutmak çok acı olsa da... İşte yine tren senin durağından geçiyor, öyle canım acıyor, zorluyorum kendimi ama ağlayamıyorum.”

Ali Karakaşlı, ilk eseri “İçimdeki Kuşları Vurdular”dan sonra ilk öykü eseriyle “ağlayamayan kahramanları”yla karşımızda. Onun öykülerinde modern yalnızlığın köşeye sıkıştırdığı “insan” hem biraz “sert” hem de biraz “naif”… Hayata karşı “duruş”unu ayarlayamayanların da bozmayanların da dramını bulacaksınız. Ağlamak ve ağlamamak arasındaki “ince” kararsızlığı belki yeniden tadacaksınız. Zaten yazar da dizelerinde bizi bütün “bunaltıcı çaresizlikler” karşısında “”susmaya”, “yutkunmaya” davet etmiyor mu?

“ağlamak, borcu değildir böyle kederlerin
susmak ve yutkunmaktan ibaretmiş yaşamak.”

“Ağlayamamak diye bir dert de var işte! Başına gelenleri her daim içine atabilenlere ve hayatın kötü oyunlarına karşı muzipçe büyük roller yapabilenlere özgü bir dert... Bu, insanı daha güçlü daha cesur yapabilir. Aynı yerlerde ayrı masalarda, aynı yollarda ayrı duraklarda olduğumuzu unutmak çok acı olsa da... İşte yine tren senin durağından geçiyor, öyle canım acıyor, zorluyorum kendimi ama ağlayamıyorum.”

Ali Karakaşlı, ilk eseri “İçimdeki Kuşları Vurdular”dan sonra ilk öykü eseriyle “ağlayamayan kahramanları”yla karşımızda. Onun öykülerinde modern yalnızlığın köşeye sıkıştırdığı “insan” hem biraz “sert” hem de biraz “naif”… Hayata karşı “duruş”unu ayarlayamayanların da bozmayanların da dramını bulacaksınız. Ağlamak ve ağlamamak arasındaki “ince” kararsızlığı belki yeniden tadacaksınız. Zaten yazar da dizelerinde bizi bütün “bunaltıcı çaresizlikler” karşısında “”susmaya”, “yutkunmaya” davet etmiyor mu?

“ağlamak, borcu değildir böyle kederlerin
susmak ve yutkunmaktan ibaretmiş yaşamak.”

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat