Şeyh Bedreddin: Yolculuk, Felsefe, İsyan

Stok Kodu:
9786059038249
Boyut:
13.50x21.50
Sayfa Sayısı:
223
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2017-05
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
9786059038249
606547
Şeyh Bedreddin: Yolculuk, Felsefe, İsyan
Şeyh Bedreddin: Yolculuk, Felsefe, İsyan
20.00

Bu kitap BEKSAV'ın 24 Aralık 2016 tarihinde İstanbul'da Şeyh Bedreddin Sempozyumunda sunulan tebliğlerden oluşmaktadır. Toplamda yedi yazıdan oluşan bu çalışmada Şeyh Bedreddin'in yaşamı, felsefesi, isyanı, beslendiği kaynakları ve kendinden sonra gelenler üzerindeki etkileri ele alındı. Kitabın yazıları esasında, Şeyh Bedreddin döneminde yazılı kaynakların yetersizliğinin ortaya çıkardığı kimi eksik ya da yönlendirmeli metinler karşısında Bedreddin kimdir ve tarihsel olarak durduğu yeri anlama ve anlamlandırma çabasına bir katkıdır. Dönemin tarihyazımı açısından düşünüldüğünde Osmanlı vakanivüslerinin yani devletin egemen anlayışının tarih yazıcıları devlet politikası ekseninde onu nereye koymak isterse oraya koymuşlardır ama buna rağmen bir karmaşa ve üzerini balçıkla sıvama hali belirgin olarak görülür. Bir kısım Osmanlı tarihçileri, devlete isyan eden bir asi, devlet düzenine ve mülkiyet ilişkileri biçimine karşı bir kıyamcı olarak görürler ve onların gözünde Bedreddin bir küffardır. Bir kısım Osmanlı tarihçileri ise Bedreddin'i bir Sünni şeyhi ve alimi olarak görüp onun fıkıh ve kelam alanında yazdığı kitapları referans alırlar ancak bu referansı kullanarak onun durduğu yeri ve mücadelesini tahrif etmeye çalışmışlardır. Son dönem yapılan tarih araştırmalarında Cenevizli, Venedikli ve birtakım menakıpnamelerle yeni bilgilere ulaşılmaya başlanmıştır. Bu anlamda Cenevizli Dukas'ın ve Bizanslı tarihçilerin yazdıkları çeşitli anı ve kayıtlar hem isyanı hem kıyamı hem de Bedreddin hareketini, felsefesini ve yoldaşlarını daha net anlamamızı sağlamaya başladılar. Bu kitapta hem İlhami Yazgan hem de Hasan Ateş, bu kaynakları derli toplu ortaya koyarak ulusal ve uluslararası basılmış bütün kaynakları ortaya koymuşlardır. Bedreddin'in felsefesi, doğa-tanrı anlayışı ve onun köklerini oluşturan Batıni ve Heterodoks anlayışların nerelerden geldiğini, Bedreddin'i nasıl şekillendirdiğini ve onun kıyamında nasıl somutlandığını

Esat Korkmaz, Mehmet Akkaya ve Sinan Araman, bu kitapta ayrıntılandırıyor. Esasında Bedreddin felsefesini Hıristiyanlıktaki James'cı ekolden İslam felsefesindeki İbni Rüşd'e, Epikürüs'ten Spinoza'ya oradan Hegel ve Marks'a diyalektiğin bizdeki duraklarından birisidir. Bu anlamda da bu kitap bu ekseni tartışan; bundan sonra tartışacaklara bir referans oluşturan, yön gösteren bir denemedir. Belki bu kitap açısından Bedreddin kıyamını ayrıntılandıran, komün deneyimlerini Börtlüce üzerinden okuyan bir tartışmayı da taşıyabilirdi. Bu anlamda çerçevesi komün deneyimlerine odaklanmasa da bir deneyim olarak vurgulayan Alp Altınörs ve Nazım şiirleri üzerinden bunu anlatan Emin Karaca yazısı tartışma için bir başlangıç noktasıdır. Bu kitaptaki muradımız ezilenlerin ve emekçilerin mücadelesinde önemli bir tarihi referansımız olan ve coğrafyamızda bize isyanı, kıyamı, örgütlenmeyi ve komün deneyimlerini anlatması noktasında bir veri, bir kaynak oluşturmasıdır. Bu noktada egemen tarih anlayışına karşı emekçilerin, ezilenlerin tarihini yeniden yazmaya, kaynaklarını ortaya koymaya ve bunu en geniş kesimlere ulaştırmaya çaba göstermek her birimiz açısından bir sorumluluktur. Bu sorumluluğun gereği olarak umuyoruz ki bu çabalar devam edecek ve mücadele, isyan ve komün tarihini geleceğe daha güçlü ve daha sağlam aktarabilelim. Umuyoruz ki bu kitap bu çabaya küçük bir katkı sunar.

- Şahin Tümüklü

Bu kitap BEKSAV'ın 24 Aralık 2016 tarihinde İstanbul'da Şeyh Bedreddin Sempozyumunda sunulan tebliğlerden oluşmaktadır. Toplamda yedi yazıdan oluşan bu çalışmada Şeyh Bedreddin'in yaşamı, felsefesi, isyanı, beslendiği kaynakları ve kendinden sonra gelenler üzerindeki etkileri ele alındı. Kitabın yazıları esasında, Şeyh Bedreddin döneminde yazılı kaynakların yetersizliğinin ortaya çıkardığı kimi eksik ya da yönlendirmeli metinler karşısında Bedreddin kimdir ve tarihsel olarak durduğu yeri anlama ve anlamlandırma çabasına bir katkıdır. Dönemin tarihyazımı açısından düşünüldüğünde Osmanlı vakanivüslerinin yani devletin egemen anlayışının tarih yazıcıları devlet politikası ekseninde onu nereye koymak isterse oraya koymuşlardır ama buna rağmen bir karmaşa ve üzerini balçıkla sıvama hali belirgin olarak görülür. Bir kısım Osmanlı tarihçileri, devlete isyan eden bir asi, devlet düzenine ve mülkiyet ilişkileri biçimine karşı bir kıyamcı olarak görürler ve onların gözünde Bedreddin bir küffardır. Bir kısım Osmanlı tarihçileri ise Bedreddin'i bir Sünni şeyhi ve alimi olarak görüp onun fıkıh ve kelam alanında yazdığı kitapları referans alırlar ancak bu referansı kullanarak onun durduğu yeri ve mücadelesini tahrif etmeye çalışmışlardır. Son dönem yapılan tarih araştırmalarında Cenevizli, Venedikli ve birtakım menakıpnamelerle yeni bilgilere ulaşılmaya başlanmıştır. Bu anlamda Cenevizli Dukas'ın ve Bizanslı tarihçilerin yazdıkları çeşitli anı ve kayıtlar hem isyanı hem kıyamı hem de Bedreddin hareketini, felsefesini ve yoldaşlarını daha net anlamamızı sağlamaya başladılar. Bu kitapta hem İlhami Yazgan hem de Hasan Ateş, bu kaynakları derli toplu ortaya koyarak ulusal ve uluslararası basılmış bütün kaynakları ortaya koymuşlardır. Bedreddin'in felsefesi, doğa-tanrı anlayışı ve onun köklerini oluşturan Batıni ve Heterodoks anlayışların nerelerden geldiğini, Bedreddin'i nasıl şekillendirdiğini ve onun kıyamında nasıl somutlandığını

Esat Korkmaz, Mehmet Akkaya ve Sinan Araman, bu kitapta ayrıntılandırıyor. Esasında Bedreddin felsefesini Hıristiyanlıktaki James'cı ekolden İslam felsefesindeki İbni Rüşd'e, Epikürüs'ten Spinoza'ya oradan Hegel ve Marks'a diyalektiğin bizdeki duraklarından birisidir. Bu anlamda da bu kitap bu ekseni tartışan; bundan sonra tartışacaklara bir referans oluşturan, yön gösteren bir denemedir. Belki bu kitap açısından Bedreddin kıyamını ayrıntılandıran, komün deneyimlerini Börtlüce üzerinden okuyan bir tartışmayı da taşıyabilirdi. Bu anlamda çerçevesi komün deneyimlerine odaklanmasa da bir deneyim olarak vurgulayan Alp Altınörs ve Nazım şiirleri üzerinden bunu anlatan Emin Karaca yazısı tartışma için bir başlangıç noktasıdır. Bu kitaptaki muradımız ezilenlerin ve emekçilerin mücadelesinde önemli bir tarihi referansımız olan ve coğrafyamızda bize isyanı, kıyamı, örgütlenmeyi ve komün deneyimlerini anlatması noktasında bir veri, bir kaynak oluşturmasıdır. Bu noktada egemen tarih anlayışına karşı emekçilerin, ezilenlerin tarihini yeniden yazmaya, kaynaklarını ortaya koymaya ve bunu en geniş kesimlere ulaştırmaya çaba göstermek her birimiz açısından bir sorumluluktur. Bu sorumluluğun gereği olarak umuyoruz ki bu çabalar devam edecek ve mücadele, isyan ve komün tarihini geleceğe daha güçlü ve daha sağlam aktarabilelim. Umuyoruz ki bu kitap bu çabaya küçük bir katkı sunar.

- Şahin Tümüklü

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat