Sinan'ın Sanatı ve Selimiye (Ciltli)

Stok Kodu:
9786053603382
Boyut:
20.00x27.50
Sayfa Sayısı:
320
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
3
Basım Tarihi:
2017-12
Kapak Türü:
Ciltli
Kağıt Türü:
Kuşe
Dili:
Türkçe
9786053603382
504573
Sinan'ın Sanatı ve Selimiye (Ciltli)
Sinan'ın Sanatı ve Selimiye (Ciltli)
90.00

Sinan'ın Selimiye'sini iyi okumak Osmanlı-Türk kültürünün bir bileşenini iyi anlamak demektir. Anadolu'da ve Rumeli'de İslam kültürü yorumu, toplum katında hangi bileşenlerin katkısıyla şekilleniyordu? Anadolulu, Akdenizli, Avrupalı, Doğulu bileşenler ne kadar hazmedilerek bir araya gelmişti? Toplumun hangi katları, hangi grupları, hangi eğilimleri sanat biçimlerini yönlendiriyordu? Sinan İsfahan ya da Herat mimarlarına mı, Antemios ve İzidor'a mı, Michelangelo ya da Leonardo'ya mı daha yakındır? Ya da bütün bunların ortasında başka bir sanat varlığını mı temsil eder? Osmanlı kubbesi Melikşah'ın, Timurluların, Memluklerin kubbelerine benzemez, ama Ayasofya'nın kubbesine benzer. Ne var ki Yeşil Cami'nin ya da Üçşerefeli'nin kubbeleri de Ayasofya'ya benzemez. Bütün bu benzerliklerin ve farkların ötesinde, Selimiye'yi yaratan sanat iradesini Osmanlı-Türk kültürü neyle besliyordu? Görsel benzerlikler ya da sultanların iradeleri dışında Selimiye'deki kadar tutarlı ve derin bir yaratma süreci, ancak toplumla organik bir ilişki içinde ve uzun sürede ortaya çıkabilirdi. Anlaşılan Selimiye, bir özün dışa vurması gibi, binlerce yıllık yapı geleneğini, olabildiği kadar Akdenizli olmuş, ama yine de Doğulu kalmış bir İslam toplumunun kendine özgü biçim duyarlığıyla özümlüyordu. Bu nedenle Sinan'ın yapıtı her okumada yeniden anlam kazanacak bir sanat ölçütüdür.

Sinan'ın Selimiye'sini iyi okumak Osmanlı-Türk kültürünün bir bileşenini iyi anlamak demektir. Anadolu'da ve Rumeli'de İslam kültürü yorumu, toplum katında hangi bileşenlerin katkısıyla şekilleniyordu? Anadolulu, Akdenizli, Avrupalı, Doğulu bileşenler ne kadar hazmedilerek bir araya gelmişti? Toplumun hangi katları, hangi grupları, hangi eğilimleri sanat biçimlerini yönlendiriyordu? Sinan İsfahan ya da Herat mimarlarına mı, Antemios ve İzidor'a mı, Michelangelo ya da Leonardo'ya mı daha yakındır? Ya da bütün bunların ortasında başka bir sanat varlığını mı temsil eder? Osmanlı kubbesi Melikşah'ın, Timurluların, Memluklerin kubbelerine benzemez, ama Ayasofya'nın kubbesine benzer. Ne var ki Yeşil Cami'nin ya da Üçşerefeli'nin kubbeleri de Ayasofya'ya benzemez. Bütün bu benzerliklerin ve farkların ötesinde, Selimiye'yi yaratan sanat iradesini Osmanlı-Türk kültürü neyle besliyordu? Görsel benzerlikler ya da sultanların iradeleri dışında Selimiye'deki kadar tutarlı ve derin bir yaratma süreci, ancak toplumla organik bir ilişki içinde ve uzun sürede ortaya çıkabilirdi. Anlaşılan Selimiye, bir özün dışa vurması gibi, binlerce yıllık yapı geleneğini, olabildiği kadar Akdenizli olmuş, ama yine de Doğulu kalmış bir İslam toplumunun kendine özgü biçim duyarlığıyla özümlüyordu. Bu nedenle Sinan'ın yapıtı her okumada yeniden anlam kazanacak bir sanat ölçütüdür.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat