Elbruz Dağları'nın Doruklarında Seyduna Hasan Sabbah'ın Fedai Yetiştirdiği Bir Kale Vardı: Adı Alamut'tur Yani "Kartal Yuvası." "Beni iyi eğittiler ve ancak bir av gezisinde bir aslanın tuzağına düşünce hayatım değişti. Yaralanmıştım ve Han'ın bahçesinde iyileşmeye çalışırken Ravan'la karşılaştık. Sanki bir peri masalından çıkmış gibiydi. O kadar güzeldi ki, anne! Ona âşık oldum, daha sonra o da bana âşık oldu. Birlikte büyüdük ve sonra Alamut'a gittik. Orası dağların derinliklerinde zapt edilemez bir yerdir. Alamut, ‘Kartal Yuvası' anlamına geliyor. Derin bir vadiye bakan yüksek bir kayanın üstüne tünemiştir. Bir fedai oldum, kardeşim Rıza da öyle. Biz sahip oldukları en iyi fedailerdendik. Bundan gurur duyuyorum."
Elbruz Dağları'nın Doruklarında Seyduna Hasan Sabbah'ın Fedai Yetiştirdiği Bir Kale Vardı: Adı Alamut'tur Yani "Kartal Yuvası." "Beni iyi eğittiler ve ancak bir av gezisinde bir aslanın tuzağına düşünce hayatım değişti. Yaralanmıştım ve Han'ın bahçesinde iyileşmeye çalışırken Ravan'la karşılaştık. Sanki bir peri masalından çıkmış gibiydi. O kadar güzeldi ki, anne! Ona âşık oldum, daha sonra o da bana âşık oldu. Birlikte büyüdük ve sonra Alamut'a gittik. Orası dağların derinliklerinde zapt edilemez bir yerdir. Alamut, ‘Kartal Yuvası' anlamına geliyor. Derin bir vadiye bakan yüksek bir kayanın üstüne tünemiştir. Bir fedai oldum, kardeşim Rıza da öyle. Biz sahip oldukları en iyi fedailerdendik. Bundan gurur duyuyorum."