Küreselleşme eğilimleri ve tartışmaların yoğunlaştığı bir dönemde Türkiye'de siyasi ve idari reform talepleri, bütün toplum kesimlerinin gündeminin baş köşesine yerleşmiştir. Siyasal partilerin tüzüklerine, hükümet programlarına, sivil toplum örgütlerinin ve tüm toplumun gündemine girmiş bulunan idari reform talepleri etkin, rasyonel, şeffaf, üretken, yetki ve sorumlulukları merkezden yerel birimlere aktarılmış bir idarenin kurulmasını gerektirmektedir.
Yeniden yapılanma tartışmalarının ve bu alandaki çabaların yoğunlaştığı bir dönemde yayınlamakta olduğumuz bu kitap, Türkiye'nin yönetim geleneğini ve yapısını çeşitli yönleriyle ortaya koymaktadır.
Birinci Bölüm'deki yazılar yönetim geleneğimizin tarihsel arka planı, geçmişi, kurumları ve tevarüs ettiğimiz sorunları ele almaktadır. İkinci Bölüm'de Cumhuriyet idaresiyle ilgili yazılara yer verilmiştir. Üçüncü Bölüm'de ise yeniden yapılanma tartışmalarına, önerilere ve arayışlara ilişkin yazılar bulunmaktadır.
Küreselleşme eğilimleri ve tartışmaların yoğunlaştığı bir dönemde Türkiye'de siyasi ve idari reform talepleri, bütün toplum kesimlerinin gündeminin baş köşesine yerleşmiştir. Siyasal partilerin tüzüklerine, hükümet programlarına, sivil toplum örgütlerinin ve tüm toplumun gündemine girmiş bulunan idari reform talepleri etkin, rasyonel, şeffaf, üretken, yetki ve sorumlulukları merkezden yerel birimlere aktarılmış bir idarenin kurulmasını gerektirmektedir.
Yeniden yapılanma tartışmalarının ve bu alandaki çabaların yoğunlaştığı bir dönemde yayınlamakta olduğumuz bu kitap, Türkiye'nin yönetim geleneğini ve yapısını çeşitli yönleriyle ortaya koymaktadır.
Birinci Bölüm'deki yazılar yönetim geleneğimizin tarihsel arka planı, geçmişi, kurumları ve tevarüs ettiğimiz sorunları ele almaktadır. İkinci Bölüm'de Cumhuriyet idaresiyle ilgili yazılara yer verilmiştir. Üçüncü Bölüm'de ise yeniden yapılanma tartışmalarına, önerilere ve arayışlara ilişkin yazılar bulunmaktadır.
