Yerleşik tarım devletleri ile konar göçer devletler arasındaki temel fark, ilkinin, toprağı insanlar arasında paylaştırmasıyken, diğerinin, insanları toprağa pay etmesidir. Öncelikleri belirleyen bu temel ayrım, eylemi öne alan ve yaşama katılımı doğrudan kuran bir yaklaşımı benimser. Bir öncelik sorunundan ve onunla ilişkili mülkiyet meselesinden öte, yaşamı zaman-mekan ekseninde salınarak anlamlandırma çabası dikkate değeredir. Zira, zamana verilen öncelik, hayata dinamik katılımı öne alarak, dünyayı varsayımsal katı bir tasnife bağlamayı tercih eden diğer anlayışı dışlamaktadır. Yerleşik hayat, yerin bölünebilir oluşundan dolayı yatay bir dünya kurgusuna sahiptir. Diğer taraftan, sözlü kültür aracılığıyla saklanan ve nesilden nesile aktarılan göçebe geleneğin bin yılları aşan birikimi, yazılı kültür çevresindeki çeşitli sembol ve işaretlerde görülemektedir.
Yerleşik tarım devletleri ile konar göçer devletler arasındaki temel fark, ilkinin, toprağı insanlar arasında paylaştırmasıyken, diğerinin, insanları toprağa pay etmesidir. Öncelikleri belirleyen bu temel ayrım, eylemi öne alan ve yaşama katılımı doğrudan kuran bir yaklaşımı benimser. Bir öncelik sorunundan ve onunla ilişkili mülkiyet meselesinden öte, yaşamı zaman-mekan ekseninde salınarak anlamlandırma çabası dikkate değeredir. Zira, zamana verilen öncelik, hayata dinamik katılımı öne alarak, dünyayı varsayımsal katı bir tasnife bağlamayı tercih eden diğer anlayışı dışlamaktadır. Yerleşik hayat, yerin bölünebilir oluşundan dolayı yatay bir dünya kurgusuna sahiptir. Diğer taraftan, sözlü kültür aracılığıyla saklanan ve nesilden nesile aktarılan göçebe geleneğin bin yılları aşan birikimi, yazılı kültür çevresindeki çeşitli sembol ve işaretlerde görülemektedir.