Türkiye'de Milli İktisat 1908-1918 İlk Baskı

Stok Kodu:
2000000010597
Boyut:
15.50x24.00
Sayfa Sayısı:
464
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
1982
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
39,90TL
2000000010597
626481
Türkiye'de Milli İktisat 1908-1918 İlk Baskı
Türkiye'de Milli İktisat 1908-1918 İlk Baskı
39.90
 
1908 Jön Türk hareketi liberal dönüşümler amaçlıyan bir devrimdi. 10 Temmuz ertesi Kanun-u Esasî yürürlüğe konarak meşrutiyet yönetimi benimsenmiş, seçimler ertesi Mebusan Meclisi açılmıştı. Öte yandan iktisadî düzenin liberalleştirilmesi doğrultusunda önemli adımlar atılmıştı. Osmanlı girişimciliğe özendirilmiş, yabancı sermayeye geniş olanaklar sağlanmıştı.

1908 Devrimi'yle birlikte çok partili bir siyasal yaşama geçilerek 10'a yakın siyasal parti kurulmuştu. Özgürlük ortamı basını da etkilemiş, 1910 yılına değin 353 gazete ve dergi yayınlanmıştı. Bu arada ilk kez ülke çapında işçi hareketleri baş göstermiş, çalışanlar sendika çatısı altında örgütlenmeye başlamışlardı.

Osmanlı toplumunda liberal düşünce yarım yüzyıldır gündemdeydi. Tanzimat'la birlikte siyasal ve iktisadî alanlarda liberalizm birçok yandaş bulmuş, Aydınlanma Çağı Fransız düşüncesi Osmanlı liberallerini yönlendiren temel düşün akımını oluşturmuştu.

Liberal Jön Türk hareketi bir bakıma Osmanlı devlet geleneğine başkaldırıyı simgeliyordu. Yüzyıllarca süregelen devlet müdahalesi, narh, tarife, imtiyaz, berat vb. ticarî ve iktisadî faaliyetleri kısıtlayıcı yöntemler, rüşvet, iltimas gibi devlet yönetimindeki yolsuzluklar liberal devlet özlemini pekiştirmiş, aydın çevrede, Osmanlı devlet geleneğinin kısır döngüsü çözülmedikçe iktisadî yaşamda önemli atılımların gerçekleşemiyeceği görüşü giderek yaygınlaşmıştı. Sürekli devlet gözetimi ve boyunduruğu altında bulunan bireyin kendi başına, kişisel çıkarını gözeterek, kâr amacıyla çaba sarfetmesi düşünülemez, devlet karşısında birey olarak varlığını koruyamayan reayanın girişimde bulunması, birikim sürecine girmesi beklenemezdi.

Osmanlı devlet geleneğine karşı tavır alan Jön Türkler, devrim ertesi iki seçenekle karşı karşıya kalmışlardı: Prens Sabahattin gibi, toplumbilim ışığında soruna çözüm arayanlar Le Play'i izleyerek "teşebbüs-ü şahsî ve adem-i merkeziyet" görüşünü benimsemiş, Cavit Bey ve yandaşları ise klasik iktisattan esinlenerek devletin iktisadî yaşamın dışında kalmasını, her türlü kayıt ve engelin ortadan kaldırılmasını savunmuşlardı. Aslında her iki görüş de, değişik disiplinlerden kaynaklanmalarına karşın, liberal çağın bireyciliğini gündeme getirmişlerdi. (

 
1908 Jön Türk hareketi liberal dönüşümler amaçlıyan bir devrimdi. 10 Temmuz ertesi Kanun-u Esasî yürürlüğe konarak meşrutiyet yönetimi benimsenmiş, seçimler ertesi Mebusan Meclisi açılmıştı. Öte yandan iktisadî düzenin liberalleştirilmesi doğrultusunda önemli adımlar atılmıştı. Osmanlı girişimciliğe özendirilmiş, yabancı sermayeye geniş olanaklar sağlanmıştı.

1908 Devrimi'yle birlikte çok partili bir siyasal yaşama geçilerek 10'a yakın siyasal parti kurulmuştu. Özgürlük ortamı basını da etkilemiş, 1910 yılına değin 353 gazete ve dergi yayınlanmıştı. Bu arada ilk kez ülke çapında işçi hareketleri baş göstermiş, çalışanlar sendika çatısı altında örgütlenmeye başlamışlardı.

Osmanlı toplumunda liberal düşünce yarım yüzyıldır gündemdeydi. Tanzimat'la birlikte siyasal ve iktisadî alanlarda liberalizm birçok yandaş bulmuş, Aydınlanma Çağı Fransız düşüncesi Osmanlı liberallerini yönlendiren temel düşün akımını oluşturmuştu.

Liberal Jön Türk hareketi bir bakıma Osmanlı devlet geleneğine başkaldırıyı simgeliyordu. Yüzyıllarca süregelen devlet müdahalesi, narh, tarife, imtiyaz, berat vb. ticarî ve iktisadî faaliyetleri kısıtlayıcı yöntemler, rüşvet, iltimas gibi devlet yönetimindeki yolsuzluklar liberal devlet özlemini pekiştirmiş, aydın çevrede, Osmanlı devlet geleneğinin kısır döngüsü çözülmedikçe iktisadî yaşamda önemli atılımların gerçekleşemiyeceği görüşü giderek yaygınlaşmıştı. Sürekli devlet gözetimi ve boyunduruğu altında bulunan bireyin kendi başına, kişisel çıkarını gözeterek, kâr amacıyla çaba sarfetmesi düşünülemez, devlet karşısında birey olarak varlığını koruyamayan reayanın girişimde bulunması, birikim sürecine girmesi beklenemezdi.

Osmanlı devlet geleneğine karşı tavır alan Jön Türkler, devrim ertesi iki seçenekle karşı karşıya kalmışlardı: Prens Sabahattin gibi, toplumbilim ışığında soruna çözüm arayanlar Le Play'i izleyerek "teşebbüs-ü şahsî ve adem-i merkeziyet" görüşünü benimsemiş, Cavit Bey ve yandaşları ise klasik iktisattan esinlenerek devletin iktisadî yaşamın dışında kalmasını, her türlü kayıt ve engelin ortadan kaldırılmasını savunmuşlardı. Aslında her iki görüş de, değişik disiplinlerden kaynaklanmalarına karşın, liberal çağın bireyciliğini gündeme getirmişlerdi. (

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat